Yılbaşını Palandöken’de geçiren Lütfi AYSAN, İmaj FM’in sahibi Halil Aksakal ile Erzurum’u gezdi…
Yayın tarihi : 17/01/2005 00:00
Yılbaşı tatili için Erzurum Palandöken’e giden ve iki gün kayak yapıp dinlenen Lütfi AYSAN’a ONAIR MEDYA üyelerinden İMAJ FM’in sahibi Halil Aksakal unutulmaz bir Erzurum turu yaptırdı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda çok önemli rolü olan, Erzurum Kongresi’nin yapıldığı bu Doğu Anadolu iline “Doğunun Paris’i” deniyor. Gerçekten de Erzurum halkı ülkesini seven, devlete bağlı, milli duyguları üst seviyede olan bir halk. Tarihsel olarak da çok önemli bir il. Oltu taşından hediyelik eşyalar ve çağ kebabı Erzurum’u Türkiye’de tanıtan en bilinen şeyler. Fakat bunları Erzurum’a gidip görmek lazım. Gitmişken bir Erzurum Evi’ne girip bir de kahve içmek mutlaka lazım. Bu tecrübeyi Lütfi AYSAN, Halil Aksakal ile yaşadı; “Erzurum’a uçaktan baktığınızda beyaza boyanmış bir şehir görüyorsunuz. Sokaklarda çok az insan var, evlerin saçaklarında buzlar, hava -7 derece ve insanlar ceketle dolaşıyor. Biz -7 derecede İstanbul’da değil ceket, palto ve altına iki tane kazak giysek bile üşüdüğümüz için çok şaşırdım. Fakat nem oranı çok düşük olduğu için gerçekten de fazla üşümüyorsunuz. Kayak yapmayı çok seviyorum. Birçok yerde kaydım, fakat Palandöken’e ilk defa geliyorum. Burası gerçekten de çok güzel bir kayak merkezi. En güzel tarafı uçaktan indikten sonra 10 dakika sonra oteldesiniz ve giyinip hemen kayak pistine çıkabilirsiniz. Pistler de güzel ve uzun. Her seviyede pistler var. Polat otel’de kaldım. Bu otelde Rus ve Hollanda’lı turistler vardı. Pek fazla Türk’e rastlamadım. Kendimi yabancı bir ülkede hissettim. Tabii sen nasıl yer buldun diyecek olursanız, bunu tamamen yakın dostum Halil Aksakal’a borçluyum. Ne yaptı yaptı güzel bir oda buldu bize. İnsanın Türkiye’nin her yerinde bir dostu olması çok güzel bir şey! Yılbaşı günü öğlen geldim Erzurum’a. Halil Bey sağ olsun bizi karşıladı ve Erzurum’a ilk defa geldiğimi de bildiği için otele gitmeden bir Erzurum turu yaptık birlikte. Önce Çağ Kebabı yedik. Gerçekten nefis bir lezzet. Sonra Kongre binasını gezdik. Çifte minareyi gördük. Oltu taşı çarşısına gittik. Sonra da yorgunluğumuzu tarihi Erzurum Evi’ne gidip bir Türk kahvesi içerek giderdik. Gerçekten harika bir yerdi. Kahve de çok değişikti. Tortusu kahvenin üstüne çıkmış. Ben de kahvenin özelliği böyle diye düşünerek harika bir kahve diye içtim. Fakat bu kahve Halil Bey’e de değişik geldi!...
Halil Bey’e misafirperverliği nedeniyle çok teşekkür ediyorum. Uzun zamandır vakit bulup gidemediğim Erzurum’un bütün özelliklerini sayesinde gördüm. Tekrar teşekkürler.”